Peygamberliğin ve Vahyin Mahiyeti.
Anasayfa
Giriş
Peygamber/Nebi/Haberci/Bilici'nin ve Vahyin Mahiyeti.
Peygamber, Bilici veyahud Haberci, arapça ve ibrani dilindeki nebi anlamında kullanılacaktır. Nebi; haberci, haber taşıyıcısı veyahud haber sahibi demek olup
bir İlahî bir bilgi sahibi olan be bu bilgileri toplumun dili, anlayışı ve kabulleriyle aktaran kurumdur. Tkr. 18:22'ye göre bir kişinin bu kurumun bir üyesi olduğunun kanıtı için iki
gerek şart lazımdır, bunlar; 1)Rab'bin adıyla konuşmak, 2)Haber'in gerçekleşmesi. Şimdiye kadar anlattığım şeyler ikinci madde ile ilgili idi. İlk maddeyi ise şu şekilde anlamak gerekir Kitabullah içerisinde birden fazla şeriat ve yasa
olmasına rağmen tek bir değişmez kural/kaide vardır ki o Tevhid (Tanrı'nın mahiyeti hakkında adlı yazımı okuyabilirsiniz.) idir. Bir habercinin veya Tanah'ın ifadesiyle bilici'nin(1. Samuel 9:9) gerek şartları bunlardır.
Bu bilici Tanrı'nın Ruhu(İleride açıklanacak) ile ilgili kutsal yazıları yazmaktadır. Nitekim bilici olan Davud'un üzerine Rab'bin Ruh'u güçlü bir şekilde indiği söylenmektedir(1.Samuel 16:13). Bu Tanrı'nın Ruhu/Rab'bin Ruhu şu demektir; Tevrat ve Kur'an'da(Kur'an, 38:72. Yaratılış, 1:26-27, 2:7 ihtimâl ki ikisinden ikincisi zira Üflenilen şeyin sonucunda Adem beden/Cesed olmaktan Yaşayan olmaya evriliyor. Bu ona verilen Refleksif bilinç/Akıl idir.)
İnsan'a Tanrı'nın ruhu ile üflendiği söylenmektedir. Yani potansiyel olarak tüm insanlarda vahy alma durumu vardır. Ancak bazı kimseler/Tanrı'nın seçtiği kimseler yani haberciler bu potansiyel(bilkuvve) durumu aktif(bilfiil) hale getirmektedirler.
Kısaca herkeste olan Rab'bin Ruhu/Akıl potensiyel durumda iken Bilicilerde ise Aktif durumdadır.
Bu bakımdan elimizdeki kitaplar Tanrı'nın Ruhu ile yazılmıştır. Burada şu ayrımı kaçırmamak lazımdır ki potansiyel olarak var olan ile aktif olan birbirinden ayrı idir. Bir kimsedeki Aklın aktif olduğunun testi ise Tkr 18:21-22'deki şekilde anlaşılabilmektedir.
Ayriyeten bu vahiyler içerisindeki kesin kısımlar haricindeki tüm kısımlar haberciye verilen ve O'nun ve toplumun bilgi düzeyine göre olan anlatımlardır. Lafzî manada anlamak hatalı vedahi yanlıştır. Zira böyle bir okuma ile kitabullah'da birçok çelişki bulmak mümkündür.
Peygamberliğin içeriği hakkında
Peygamberlik kurumunu iyice anlamanın yollarından biri Çıkış 7’yi incelemektir.
Oradaki bağlam genel mahiyetiyle şunu der; Musa, iyi konuşmamaktadır ve Tanrı, ona Harun’u “Peygamber” olarak atayıp kendisini(Musa’yı) Firavun’a tanrı yapmaktadır.
Bu bize şunu anlatır ki, Tanrı’nın yüksek bilgisi O’nun insanlar tarafından anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Bu yüzdendir ki Tanrı, kendisinin seçtiği kişiler aracılığıyla onların lafzı ile kendi derdini aktarmaktadır.
Bu dert, kendisine TAM boyun eğme, güven ve ortaksız O’nu kabul etmektir.